20 Temmuz 2017 Perşembe

Truvalı Memnon





III.Amenhotep ya da "Memnon Anıtı" (Colossi of Memnon)
Yeni Krallığın mezarlığı (Yukarı Mısır), Nil'in batısındaki Theban Nekropolü,
Luksor (Thebes)'un karşısında.





Yeni Krallık dönemi 18. Hanedan ile başlar. 


Mısır'a MÖ.17.yy'da gelip hüküm süren "Asyalı" Hiksosların (Hurriler+Kassitiler) idaresine son veren, Tutankhamun'un da dahil olduğu hanedanlıktır. (Mısır'daki Atlı Kurganlar da Hiksoslar döneminde görülür.) Bu devasa boyuttaki ikiz heykeller 4.Thutmose'ın oğlu III.Amenhotep (9.Firavun, yönetim dönemi: MÖ 1386-1349) için MÖ.1350'lerde yapılmıştır.



Priam'ın yeğeni olan Memnon Truva savaşında öldürülünce, annesi Şafak Tanrıçası Eos acısına dayanamaz ve çığlık atar, Çığlık attığı yer Theban Nekropolü'nün olduğu yerdir ve bu sebeple "Memnon Anıtı" olarak ta anılır. MÖ 27'deki deprem ile bazı yerleri çatlamış ve parçalanmıştır. Gündoğumunda çıkardığı sesler antik dönem yazarlar tarafından kaydedilmiş ve Şafak Tanrıçası Eos'un çığlığına atfedilmiştir. Strabo ise MÖ.20'lerdeki ziyaretinde bu sesleri duyduğunu, yerel halk tarafından patlama sesine benzetildiğini, ama taşlardan gelmediğine inandığını belirtmektedir.


" ... Memnonium. Burada iki colossi (devasa heykel-SB) var, birbirlerine yakın olup tek bir taştan yapılmıştır; biri korunmuş, ancak diğerinin koltuktan yukarı olan parçaları üstüste duruyor, depremde meydana geldiği söyleniyor. Her gün bir kez hafif bir patlama gibi, tahtta kalan parçası ve tabanından bir gürültü çıkardığına inanılıyor. Aelius Gallus ile birlikte, kalabalık iştirakçiler, dostlar ve de askerlerle burada bulunduğum günlerde, bu gürültüyü günün ilk saatlerinde duydum. Ama heykellerden mi yoksa tabandan mı geldiğini, ya da özellikle yakınında ayakta bulunan adamların biri tarafından yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Olayın belirsizliği nedeniyle olumlu bir tavır koyamıyorum. Seslerin taşlar tarafından çıkarılmış olması dışında, her şeye inanabileceğime ikna oldum. Memnonium dışında, mağaralarda taş kesilmiş kralların yaklaşık 40 mezarı var. Muhteşem yapılar ve görmeye değer. Mezarların arasındaki bazı dikilitaşlarda, o dönem kralların zenginliğini; ve İskitler, Bactrianlar, Hintliler ve de bugünkü İonia kadar genişlemiş hakimiyetlerini; ve aldıkları haraçların miktarını, sahip oldukları ordunun büyüklüğünü ve yaklaşık bir milyon insanı gösteren yazıtlar var." (SB.Strabon-17:46)



" ...söyledikleri gibi, Mısırlılar Memnon'a "İmandes" diyor. Labirent de bir Memnonium olabilir, hem Abydus'taki Memnonia hem de Thebes'teki aynı adamın çalışması, çünkü söylenene göre Thebes'te de bazı Memnonialar var." (SB.Strabon-17:42)


Strabo, Menelaus'un Truvalı savaş esirlerini Mısır'a getirdiğini ve buraya yerleştiklerini belirtir:


"Piramitlerin yapıldığı taşların ocağı yakınında, ki piramitlerin bölgesinde, Arabistan'daki nehrin uzak tarafında "Troya" adı verilen kayalıklı bir dağ var, ve onun dibinde de mağaralar. Her ikisine de yakın bir köy ve "Troya" denilen bir nehir ; esir Troyalılar için eski bir yerleşim yeri, Menelaus'a eşlik edenlerdi, ama burada kaldılar." (SB.Strabon-17:34)


Ayrıca, Strabon'a göre Memnon'un mezarı Truva'dadır.

"yaklaşık...Aesepus* Nehri'nin çıkış noktasının 1 stadia yukarısında bir tepe var, Tithonus'un oğlu Memnon'un mezarı olarak gösterilir ve yakınında Memnon köyü vardır." (SB.Strabon-13:1.11)

[Aisopos (Aesepus) nehrinin denize döküldüğü yerin...stadia aşağısında, yanından Memnon'un kasabası bulunan ve Tithonos oğlu Memnon'un mezarı olarak gösterilen bir tepe vardır." (13:11 Adnan Pekman çevirisi)]



* Aesepus nehri, bugün Karamenderes denilen Scamander (Saka Türklerinden kalma) nehrinin bir koludur. Truva kökenli Telean savaşçılarının yaşadığı yerdir. Ida Dağı'nın eteklerinde Truva'nın güneydoğusudunda kalır. [syf 673: Ancient Greek Beliefs]



Mısır'dan gelen Priam'ın yeğeni Memnon ile Mısır'a yerleşen esir Truvalılar... Birileri Mısır'da Türkler mi var demişti?.. ;)


SB.





AVAR(İS) - HYKSOS - ATLI KURGAN

..." In the century that followed the destruction of the Buhen fort there is no evidece of Horses. The violent disordes of that period may have prevented the development of a local cavalry, an expensive undertaking that only a strong political power could achieve. The HYKSOS, as told, left no documents on the horse, but an Egyptian text from about 1550 BC tells that the HYKSOS and the kings of the now emerging 18th Dynasty alike had come into possession of a chariotry. An inscription on a clay tablet relates that Aahmes, commander of the Pharaoh Amosis I (1570-1545) besieged the invaders in their stronghold at Avaris in the Nile delta with his chariotry and drove them out; the latter in turn escaped on their own chariots. It seems thus that HYKSOS and Egyptians had edeveloped their cavalries independently from one another, and that Barbarians were only able to use it in their flight.

Egytians did not usually practice the entombement of horses and horse burials are exveptional. A horse skeleton was found in a cemetery of the 18th Dynasty at Soleb (1580-1530); it belongs to an animal of comparatively small size, 13,2 hands, and somewhat stocky i nbuild. Another horse skeleton was recovered from Thebes; it was buried near the tomb of the Sen Mut, the favourite of Queen Hatshepsut (1430-1400) and wore a saddle cloth, which implies that it was used for riding...

Augusto Azzaroli
An Early History of Horsemanship, 1985






Mısır - 18.Hanedan Dönemi - MÖ.1400-1300 - Tengri Damgalı kapak için "MISIR'IN İLK SAKİNLERİ; TÜRKLER"