15 Aralık 2016 Perşembe

Karacadağ Türkmenleri






Atlas dergisinin 154.sayısında (2006 Ocak ayı), Faik Bulut imzasıyla “Karacadağ Kürtleri” adlı bir gezi yazısı yayımlandı. Bol resimli bu gezi notlarının arkasındaki bazı gerçekleri pek çoğumuz bilmediğimiz için, bu kıraç dağ başında yaşayan ‘Kürtler’ için üzülür, ağıtlar düzebiliriz. Ama bu yöre insanlarının atalarının yüzlerce yıl önce bu yöreye göçüp yerleşen Oğuz boylarından olduğunu, yüzyıllar içinde Kürtleşerek Türkçeyi unuttuklarını öğrendiğiniz zaman da şaşırıp kalırsınız. 


Evet, ne yazık ki Türk tarihinin Anadolu’daki bin yıldan fazla süregelen uzantısı şaşırtıcı belge ve bilgilerle dolu.Yazı, pek çok insan için bilinmeyenleri anlattığından dolayı ilgi çekici ama bilimsel bir niteliği yok. Neden mi, çünkü yörenin yerleşim tarihi hakkında hiçbir belgeye dayanılmadan yalnız ‘O şöyle dedi, bu böyle dedi’ ile geçiştirilmiş. Halbuki, rahmetli Faruk Sümer Hoca’nın ‘OĞUZLAR- Türkmenler-’ adlı büyük eseri; Osman Turan Hoca’nın ‘Selçuklular Tarihi’, ‘Doğu Anadolu Türk Devletleri’, Cengiz Orhonlu Hoca’nın ‘Anadolu’da Türk Boylarının İskânı’, C. Cahen’in ‘Anadolu’nun Türkleşmesi’ adlı eserleri okunup, yapılan gözlemlerle birleştirilseydi bu yazı daha bilimsel, daha kalıcı olurdu. 


Araştırıcının yalnız gözlemlerine dayanarak verdiği bilgileri şöyle bir irdeleyecek olursak, pek çok gerçeğin Türkler ve Türklük adına atlanmış olduğu görülmektedir. Bu yazının en önemli özelliği yöre halkının Kürt değil, Türk kökenli olduğunu vurgulayan şu paragrafıdır (s. 104-105)


‘Ö.Yöre aşiretinin başını Tırkanlar çeker. Derikten Çıkrık köyüne kadar yayılmışlardır. Çoğu mürit takımıdır. Bunları, beyaz poşularından tanımak mümkündür. Dördüncü Murat, Bağdat seferi sırasında Tırkanları buraya yerleştirmiştir. Kejan aşiretinin altı, yedi kolu var. Kıvrarlar, Hop köyünden gelmişler. Arap aşiretleri daha daha aşağıda yerleşiktir. Kırvarlar Zaza, Bucaklar Çermik kökenlidir. Dağın kuzeydoğusu ve güneyi silme Kürttür.’ 


Ayrıca (s. 112, 113), ‘Çıkrıklılar, Tırkan aşiretine mensup. Kökenleri konusunda farklı fikirler var. Bazıları Orta Asya Türkmenleri oldukları ve sonradan Kürtleştikleri görüşünde. Salih Işık gibi gençler ise dedelerinin anlatımına dayanarak söyle diyor: “Biz Suriye’den geldik. Kürtçe adımız Teyrikan’dı, sonradan Tırkan’a dönüştü. Türk olduğumuz iddiası bu isim benzerliğinden kaynaklanıyor.” 


Gerçeğin bilimsel yanı yukarıda belirttiğim gibi tarihî belgelere dayanmakta. Yöre halkının yaşlıları bu tarihî gerçekleri daha yakından bildikleri için, Kürtçe konuşsalar da kendilerinin Türk kökenli olduklarını iyi biliyorlar. Ama, ne yazık ki, biz gençlerimize bu tarihî gerçeği anlatamamış, öğretememişiz. Şimdi, Tırkan ve Teyrekan sözcüklerine bir bakalım. 


Önce TÜRK ve buradan türetilmiş TÜRKÅN sözcüklerini inceleyelim. Türk, bir kavim adı olup ilk defa Orhun/Köktürk yazıtlarında (anıtlarında/abidelerinde) geçmektedir. O günden bu güne kadar da tarih sahnesinden silinmemiştir. Araplar Türkçe TÜRK sözcüğünü ETRÅK biçiminde Arapçalaştırmışlar, TÜRKÅN biçimini de türetmişlerdir. Her ikisi de ‘TÜRKLER’ demektir. Anadolu kürmançisinde genellikle u/ü sesleri ı’ya dönüşür. Bu yüzden TÜRKÅN adı önce TEYREKAN sonra da TIRKAN’a dönüşerek, yörede yaşan bir Türk aşiretine ad olmuştur. 


Bir de yörede yaşayan aşiretlerin saç+göz+yüz+burun+çene gibi antropolojik özelliklerine de bakmak gerekirse, bunların kesinlikle Kürt ırkından gelmedikleri, ne Barzani’ye, ne Talabani’ye, ne de Mehdi ve Leyla Zana’ya, Sırrı Sakık’a, Ümit Fırat’a, Haşim Haşimi’ye Ö benzemedikleri görülür. Atlas’ın 110.sayfasındaki sarı saçlı+mavi gözlü beyaz tenli çocuğun Kürt DNA’sından farklı olduğu görüldüğü halde, ‘Karacadağ Kürtlerinin belirgin özelliklerinden biri de çocukların sarı saçlı, renkli gözlü olması. Dört yaşındaki Hazal da bunlardan biri.’ diye yazılması, acaba bilimsel hangi gerçekleri değiştirebilir. 


Daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi Avrupalıların Polovest (= sarışın) adını verdikleri Peçenek, Kuman ve Kıpçak Türklerinin sarışın, mavi ve yeşil gözlü olduklarını tarih kitapları yazmaktadır. Bugün Karadeniz’in kuzeyindeki Türk kavimlerinden olan Çuvaşların %90’ı sarışın ve mavi gözlü; Kırgızların Narın bölgesinde yaşayanlarının da aynı şekilde mavi gözlü, beyaz tenli oldukları bilinmektedir. 


Ayrıca, Kazan, Başkurt, Kırım, Nogay, Özbek, Türkmen Türklerinden pek çoğu mavi ve yeşil gözlü olup, sarışındır. Ama Kürtlerden sarışın ve renkli gözlü (= mavi) kimse YOKTUR. Varsa, mutlaka soyunda Türklük vardır. Sayfa 100-101’de, çadırın içindeki iki erkek, beş kadın ve yirmi üç çocuğun (kız ve erkek) hiç birisinin Kürtlükle ilgisi yoktur. Bunlar Oğuz boylarından birisine mensup, ne yazık ki, ilgilenmediğimiz için zamanla Kürtleşmiş Türklerin torunlarıdır. 



BİZ TÜRKMENİZ 
sitesinden altındır.



Güneydoğu Anadolu'da sönmüş yanardağ olan Karacadağ Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin illerini kapsar.






“Tırkanlar”, Orta Asya’dan önce Erzurum civarına, oradan da Siverek’in Çıkrık köyüne geliyorlar. Tırkan kelimesi, bölgedeki insanların ifadesine göre, “Türkmen” kelimesinin “Kurmançca” ifade ediliş şeklidir. Zamanla Tırkanların bir kısmı Karacadağ’dan ayrılarak Ceylanpınar, Hil- van, Siverek, Viranşehir, Şanlıurfa, Gaziantep ve Nizip merkezine, Suriye’deki Derezo (Derezor), Söğüt, Domaniç gibi yerlere dağılıyorlar. Söğüt- tekiler OsmanlInın kuruluşunda önemli rol oynuyorlar. Karacadağ’da 58 Tırkan köyü vardır. Büyüklerimizden öğrendiklerimize göre “BeydilliBaydilli” aşiretiyle akrabayız. - Mustafa Aksoy'un araştırması/link







Saddam rejimi Arap olmayan özelikle Türkleri ezmek, yok etmek, onları Irak haritasından silmeye çalışarak, başaramadı, tarihiyle bu büyük milletim tüm rejimlerinin uğramasına rağmen her zaman Irak Türkleri varlıklarını koruyarak canlarını toprakları uğrunda vererek uygarlığı yaratarak devletler büyük devletler kurmuşlardır, ve dünyanın neresine bakarsanız ve Irak’ın genel olarak, Aşiret, oymakları aile, boyları Türk oldukları karşınıza çıkacaktır.

Eskiden Arapların baskısıyla Araplaşan birçok Türk topraklarımız ve Arap yazan oymak, Aşiretler, Bugünde Kürtler Dünya gücüyle, Saddam rejiminin politikasını yöneterek, Avrupa, batı müttefik güçlerden, karşılık güç alarak, Türk toprak, bölgeleri Kerkük, Erbil, Musul, Diyala, Vasit, Celevla, Telafer, Altunköprü, Tuzhurmat ve tüm Türk köylerinin, Kasaba, yerlerini Kürtleştirmeye kalkarak, yerlerin bölgelerin adlarını Kürtçeye çevirmektedir.

Öte yanda İran, Suriye, Mısır, Libya, Filistin, Colan, Cenin, Lübnan, Türkiye’nin birçok şehirlerinde binlerce Türkmen oymak aşiretleri, oymakları, boyları Araplaşarak, Kürtleşerek kimliklerini ne yazık ki unutmuşlardır.

Umarız tüm kan kardeş, soydaşlarımızdan ne olursa olsun bu hakikatleri bilmelidirler ve kendi Türk dillerini 
Türk milletlerine bir an önce dönmelidirler belgelerle araştırmalıdırlar.


Bu yazımı 1994 yılında Siyasi Abu Garip Hapishanesinde Arapça olarak tüm yaşlı aydın insanlardan yararlanarak bir bölüm kendi bilgilerime dayanarak ve her türlü belgelere baş vurarak yazmıştım birçok yerde yayınlanmıştır.
Şimdide bir bölüm kaynaklara dayanarak Türkçe olarak tüm Türk dünyasına sevgilerimle armağan ediyorum.


Av.Sadun KÖPRÜLÜ - 12 Nisan 2012
(d.Altunköprü-Kerkük 1957 - ö.2014)
Irak Türkmen Cephesi-Türkmen Araştırmaları ve Projeleri Koordinatörü olarak çalışmıştır.


"Türklük uğrunda kurban, tarih burhanımız var,
Güzel Kerkük’e karşı, içten hayranımız var."
1970









GERÇEKLER ve YALANLAR