30 Nisan 2016 Cumartesi

Truva - Etrüsk - Kimmer



Türkiye topraklarına Türklerin ilk olarak Orta Çağdan başlayarak yerleştiğini ileri süren görüş ile 7.-15.yüzyıllar arasında yaşamış Avrupalı tarihçilerin verdikleri Truva’nın Türk yurdu olduğu bilgisi arasında açık çelişkiyi ortaya koymaktadır. Truvalıların kökeniyle ilgili bu bilgiler gerçekte yalnız Truva’nın değil, Akdeniz Bölgesinin büyük bir kesiminde yaşamış ulusların tarihiyle ilgili yeni gerçekleri ortaya koymaktadır.

Bu gerçeklerin önemli bir sonucu Yeni Çağdan önceki üçüncü binyılda Küçük Asya da denilen Anadolu’da Truva kentini kuran toplumla Yunanistan’ın İtalya’nın ve komşu ülkelerin ilk ulusları olan Pelasgların, kısaca Traklar denilen Trakyalıların ve Etrüsklerin aynı soydan olduklarını ortaya çıkmasıdır. Bu ulusların da Türk kökenli oldukları, bir yandan Avrupa’nın eski tarih kaynaklarında görülmekte, öte yandan yapılan bilimsel araştırmalardan anlaşılmaktadır.

Eski İskandinav kaynaklarında Truva’dan Avrupa’nın kuzeyine geldiği belirtilen ulusun hem Truvalılar, hem de Türkler diye anılması, onların aynı ulus olduğunu belirten çok önemli bir kanıttır.


… eski Hellenli tarihçilerin verdikleri bilgiler ne Truva’nın ne de Yunanistan diye anılan ülkenin en eski dönemlerde Yunan toprakları olmadığını, Yunanistan’da Truvalılar ile aynı soydan olan Pelasgların, Tirsenlerin ve Trakların yaşadığını göstermektedir. Yunanistan’a ilk yerleşen Pelasgların, Truvalıların, Trakların özel ad varlıklarında eski Türk adları bulunmuştur.


“…Akdeniz Bölgesindeki Türk Uygarlık tarihinin milattan önceki üç bin yıldan çok daha gerilere dayandığı…”

Truvalıların taşıdıkları Priam, Alber, Askan, Dardan, Eney gibi onlarca eski Türk kişi adları…Truvalılarla aynı soydan gelen Etrüsklerin yazıtlarının eski Türk dillerinde okunması….

Geçmişten beri Türklerin yurdu olmuş Anadolu’yu Türk hakanları ele geçirmemişler, tersine onu özgürlüğüne kavuşturmuşlardır. 1930’lu yılların ünlü dil bilimcisi N.Y.Marr, eski çağlarda Akdeniz kıyılarında Yunanlılar ve Romalılardan çok önceleri Türklerin yaşadığını, buralarda Yunanca ve Latinceden daha önce Türkçenin konuşulduğunu söylerken, hiç kuşkusuz Truvalılara, Etrüsklere ve Yunanistan’a ilk yerleşen Pelasglara değinmiştir.


"Gargaria in İtaly is close to Metapontium (Metapontum)"


Kimmer – Gargarya

İtalya’nın eski özel adlarındaki Türkçe kökenli ögelerin özellikle ilgi çekici olanları Kimmer (Cimmerium) ve Gargarya yer adlarıdır. Eskiden İtalya’nın güneyinde Gargarya adında bir kentin varlığı ancak, “Truvalılar” bölümünde anlatılan Truva ülkesindeki “Gargar” kenti adını Truvalıların İtalya’ya getirmesiyle açıklanabilir. Eski Truva kenti yakınlarında Gargar adlı bir kentin bulunması ve Anadolu’da Gargar adlı bir ulusun yaşamış olmasıyla ilgili Strabon’nun verdiği bilgiler bu göçü kanıtlamaktadır.


Eski Kimmer (Cimmerium) kentiyse Etrüsklerin yerleştiği İtalya’nın Kampanya (Campania) Bölgesinde bulunuyordu. Kimmerlerden günümüze ulaşan soy kütüğünde, onların Bulgarın ulu atası sayıldığı anımsanınca, İtalya’nın eski özel adlarında Bulgar-Çuvaş kökenli ögelerin kaynağıyla ilgili açık bir düşünce oluşmaktadır. Aşağıda görüleceği gibi, Etrüsk yazıtlarında düzenli bir biçimde kendini gösteren Çuvaş diline özgü seslerin (ünlülerin) simgeleri de Kimmer- Bulgar ögesinden doğmaktadır. Üstelik Çuvaş Türk dili, Bulgar Türk dil kümesinde bulunmaktadır.


Görüldüğü gibi, araştırmalar İtalya’nın eski özel adlarında çok sayıda Türkçe söz varlığını açığa çıkarmıştır. Kimer, Gargar, Sikel, Elim ve birçok başka boy, ulus adlarının Türk uluslarının özel adlarında bulunduğu iyi bilinmektedir. Bu boy birliklerini oluşturanlar, İtalya’da Etrüsk Uygarlığını ortaya çıkaran Pelasg ve Truvalı Türk kökenli boylardı. Onlar yalnızca İtalya’nın özel adlarına değil, Latincenin söz varlığına da izlerini bırakmışlardır. Dil biliminin belirlediği izlere göre, eski Romalıların Latincedeki iliği çekici birçok Türkçe kökenli ögeyi Etrüsklerden ve belirtilen öteki Türk uluslarından aldıklarına hiç kuşku yoktur.


Prof.Dr.Çingiz Garaşarlı
Truvalılar ve Etrüskler Türk İdiler
Kömen Yayınları,2015


Homer ve Strabon

“Vardılar hayvanların anası, kanyağı bol İda’ya, Gargaron’daydı Zeus’un tapınağı, kokulu sunağı.” Homer-İlyada: 8;48

“Here dosdoğru yürüdü Gargaros doruğuna, İda’nın en yüksek tepesiydi bu,” Homer-İlyada: 14;292

“İki tanrı fırladı uçtu, Vardılar canavarların anası çok pınarlı İda’ya, Gargaron doruğunda oturur buldular iri gözlü Kronosoğlunu, Güzel kokulu bir bulut dolamıştı başını, çepeçevre.” Homer-İlyada: 15;152


“Homeros Lekton ve Zeleia’yı İda dağının en uç etekleri olarak tanımlarken, bir taraftan da gerçeği yansıtarak Gargaros’u bir “zirve” olarak ayırt etmektedir. Gerçekten de halk İda’nın yüksek kısımlarında Gargaron denen bir yer gösterir ki buna izafeten bir Aiol kenti olan şimdiki Gargara adını buradan almıştır.” Strabon-Geographika:13;5

“Assoslular ve Gargaralılar şimdi, Hamaksitoslular, Neandrialılar ve Kebreneliler ve Antandrosluların topraklarıyla çevrili bulunan, Lesbos’un kıyılarına kadar uzanan bölgelere sahiptirler.” Strabon-Geographika:13;51

“Lekton’dan sonra kırk stadialık uzaklıkta bulunan Polymedion’a gelinir; sonra buradan seksen stadialık uzaklıkta, denizden biraz yüksekte bulunan Assos’a ve yüz yirmi stadia sonra Adramyttenos körfezini oluşturan bir burun üzerindeki Gargara’ya gelinir; Lekton’dan Kanai’a kadar olan kıyıya bu isim verilir. Elaitikos körfezi de bunun içindedir. Gerçekten üzerinde Gargara’nın bulunduğu çıkıntıyla, üzerinde Aphrodision bulunan Pyrrha’ya kadar olan kısım Adramyttene’dir.” Strabon-Geographika:13;51

“Skepsis’den sonra Andeira, Pioniai ve Gargara topraklarına gelinir. Burada, Andeira civarında yandığı zaman demirleşen ve sonra bir cins toprakla bir fırında ısıtılınca yalancı gümüş elde edilen bir taş vardır ve buna bakır katarak, bazılarınca “dağ bakırı” denen karışım elde edilir. Buraları Assos dolaylarıyla birlikte Leleglerin işgal ettiği yerlerdir.” Strabon-Geographika:13;56

“Myrsilos, Assos’un Methymnalılar tarafından kurulduğunu söyler; Hellanikos da onu bir Aiolis kenti olarak adlandırır, tıpkı Gargara ve Lamponia’nın da Aiolislilere ait oluşu gibi: Gargara Assoslular tarafından kurulmuştu, fakat nüfuzu azdı, bu nedenle krallar Miletopolis’i tahrip ettiklerinde, Gargara’ya buradan göçmenler getirdiler ve böylece, Skepsisli Demetrios’a göre Gargaranın halkı, Aiolisliler yerine yarı yarıya barbar oldu. Homeros’a göre bütün bu yerler Leleglere aitti, bunlar bazıları tarafından Karialılar olarak zikredilmekle beraber, Homeros tarafından kesinlikle ayrı gösterilmişlerdir. “Kıyıda Karialılar, kıvrık yaylı Lelegler ve Kaukonlar”. Bu nedenle Lelegler Karialılardan ayrı bir halktır ve Aineias’a bağlı halkla Homeros’un Kilikialılar dediği iki halk arasında yaşamışlardır, fakat burası Akhilleus tarafından talan edilince Karia’ya göçerek bugünkü Halikarnassos dolaylarını ele geçirmişlerdir.” Strabon-Geographika:13;58 (Barbarlar: Hellence konuşmayan, kendilerinden olmayanlara verdikleri ad)

“Gargara ile Antandros arasında bir de Killaiaos dağı vardır” Strabon-Geographika:13;62

*

The Turks, like their distant Indo-European, Semitic, Caucasian and other relatives were born in Western Asia and left Mesopotamia many thousands of years ago. According to the English scientists S.Lloyd and G.Child, the Turanians, who settled in the basin of the Tigris and Euphrates ten to twelve thousand years ago, moved to Asia. The same can be said about the Indo-Europeans and other Fore Asian peoples, who migrated to different parts of Eurasia, thereby giving rise to modern language families.

Thus, the Turks who made up only part of the Turanian race settled in Central Asia cannot be considered Central Asians by blood. According to old sources, some Turanians who migrated Westward established the early Mediterranean civilization. They were those Turks who were considered by N.Y.Marr, a well-known Soviet linguist of the 1930s, to be pre-Roman, pre-Greek Turkic settlers of the Mediterranean coasts.

The book «The Turkic Civilization of the Mediterranean» is devoted to the study of the early onomasticon of the region and will reveal the secrets of the Etruscan writings, which contain the mysteries of the early Mediterranean civilization. The nation which later became the Etruscans was known under the name Tursci in Latin. This word is from the same origin as old Turuska, which denoted the old Turks in some ancient languages. The language of the old Turuskas discloses the mysteries of the Etruscan writings and of the early Mediterranean civilization, as a whole.

Now we can explain why the old Scandinavian sagas dealt with the Trojans and Thracians as Turks and why Thor Heyerdahl, a great scientist, wrote about the existence of the same civilization between the West and Azerbaijan- an old Turkic land. 



"Turkic origin of the Trojans and Thracians, old Turkic kings of Sweden and Norway and the conclusions of outstanding European linguists about the Turkic origins of the Etruscans."


Among the Turkic settlers of Italy there were the Cimmerians who, in the 1st millennium B.C., settled in the North Black Sea basin, Asia Minor, the Caucasus, North and South Azerbaijan, and in other areas. They may have migrated to Italy from Asia Minor. In İtaly there was a town by name of Cimmerium, in the province of Campania, inhabited mainly by the Etruscans.

The biblical Gomer, who personified the Cimmerians, is presented as the brother of Tiras, the first dweller of Thracia who, in old Scandinavian writings, is considered to be the ancestor of the Turks. 

The Cimmerians, personified in the «Bible» by Gomer, was also associated with the Turks, concretely with the old Bulgars. In numerous genealogical stories the Cimmerians (Kemari, Kimar) are presented as the ancestor of the Turkic Bulgars. This genealogy turns out to be consistent with numerous linguistic factors. One of them is the presence of Bulgarian elements amongst the Turkic anthroponyms of the Romans (Manli, Sevar, Vokil, Askan, Eney), ethnonyms (Sekel, Asile). [today Sekel Turks in Hungary-SB]

The second, but the most important factor, is the Bulgarian Chuvash dominance in the phonetics and morphology of the Etruscan language, which will be dealt with below. The term «Cimmerian» was the Greek form of the Turkic Gamar/Kamar, which can also be found on the map of old Italy – Kamerina/Kamarina, the name of a Sicilian town. Sicily seems to have been populated by proto-Turkic people densely enough to preserve the original form of the term «Cimmerian». It is not by mere chance, that Turkic names of this island are observed in unison: Sikel, Sikan, Elim, Erik, Kamar (ina), etc.

In different sources the Cimmerians (Kamars) are associated either with the Turks or with the Pelasgo-Thracians (Ionians). This theory is completely consistent with the idea of kinship between the Turks and the Pelasgo – Thracian peoples. For instance, the Cimmerians in an old Greek source are referred to as Yazon, a mythological person and known Pelasgian by origin.

A.Ustuner, a Turkish researcher, associates the Cimmerians with the Ionian culture. According to V.Sherbakov, the oldest settlers of the Mediterranean basin – the Lydians, Hannaneans, Trojans, Etruscans and Cimmerians, spoke related languages. Procopius, an old Greek author, was the first to describe the Cimmerians as being the ancestors of the Turkic Bulgars. The Turkic origin of the Cimmerians is indirectly told by a Byzantian historian, who refers to them as Utigurs, a branch of the Turkic Huns, who settled in the North Caucasus. A genealogical legend of the 17th century, recorded by Abul Gazi Bahadur in his work «Genealogy of the Turks», relates the old Turkic Bulgars to the Cimmerians (Kemari).

According to a Bulgar – Tatar legend, the Bulgars originated from the Kimar (Cimmerians) and the Alps. The former (Kimar) is the same Kemari, while Alp is presented as another ancestor of the Bulgars and opens a new chain of ethnic relationships – the relationship of the Cimmerians to the Albanians. Alp, like Kimar, and other genealogical images, must naturally personify a people and those are Albanians, whose name is known to consist of the Turkic alp/alb («hero»). The presence of the image of Alban in an old Bulgarian epic once more proves this fact. The Bulgars, as we know, are referred to as the Cimmerians in numerous legends.

The kinship of the Cimmerians and Albanians is also consistent with the information of the «History of Albania» of the 7th century. In this source the relatives of the Albanians are referred to the North, where the Cimmerians had been located from time immemorial. Besides, a legend of the 10th century, which deals with the migration of the three sons of Japhet – Alp, Kimer and Turk, refers to these ethnically related peoples – the Cimmerians, Albanians and Turks.

Not only in the Caucasus, but also in Italy, Kimer and Alp (Cimmerians and Albanians) appear side-by-side. According to Dante Alighier, a Roman author, there were two peoples of Trojan origin in Italy: the Romans and the Albanians.  


Gargar is an important ethnomym which ties the Mediterranean to the Turkic world. A town by the name Gargara was situated near Troy. A province under this name is mentioned in the «Iliad». To these can also be added an old Italian province by the name of Gargaria which is surely connected with the Trojan migration to Italy. As was mentioned above, the identical names - Gargar/Karkar were spread in the Turkic onomasticon as the names of tribes (Azerbaijan, Turkmenistan), mountains (Azerbaijan, Kazakhstan), and as a personal name in «Manas», a Kirghyz epic. 


The Turkic Civilization Lost in the Mediterranean Basin
By Prof.Garasharly Chingiz



"Cimmerian, is Asia or Europe, has one origin and idea, from the Phenician 'camar' or 'kimmer', to lour or blacken. The Tauric Cimmerium (now Capo di Santa Croce-Venezia) Pliny says, was once Cerberium; tho' Strabo name it cimbrium, as Odin thence colonised the Cimbrian Cherfonete!? (Jutland) of Scandinavia. What ever else the Tauric Cimmerium have been right or wrong called, it is no less furely a capital of darkness, than near the famous Baths of Baiae, in Campania, the Cimmerium, where the inhabitans were truly Cimmerian; as miners, or other subterraneans; who, for good or evil purpose, never faced the fun.

There was dred Sibyl's cave. Ther Ovid reared Sleep's palace. There Avernus' dire abyss durst challenge Acherusia's joyless fource of chilling Acberon, Epirus' pest; who braves Arcadia's; nine times winding Styx, with all her horrors, nay with both her sons: Orcus, the clammy stream that aws the gods and bids them heed their oath, or be a centruy ungodded: dull Cocytus the disdains, whether the Lucrine claim him, or her rival adopt him. Lethe, who on Libya's shore, was swallowed and emerged, acquired the name of the oblivious flood. Another entrance, alike tremendous, of the elimes unseen is Tenarus, Peloponnesian point; whose mines of stone gape a wide mouth of Tartarus, from the Chaldaic dardar dropt, to Erebus, the son of Chaos and of Gloom; the fire by starless Night, of him who tugs the oar: Charon, that faithfull, tho' no flattering friend! who wasts thee, as the unerring judge, shall doom, or to the gulf of unimagined woe, or to the raptures of Elysium's joy. Of the Cimmerian rivers, lakes, and caves, such was the sketch our heroe brought from the banks of Acheron:..." The epigrams of M. Val. Martial: in twelve books: by Martial



* "Cimmerium, a place near Baiae, in Campania, where was the cave of the Sibylis."


Kimmerlerin Tamgaları hakkında

Cimmerian arrows were noted for the label tamgas resembling "bird's paw" (also "chicken foot"). This feature distinguishes the Cimmerian bronze tips in the monuments of the Early Cimmerian Novocherkassk culture (900 -. 750 BC) 
and later in Novocherkassk culture (750 -. 650 BC).
In the following centuries, this tamga and its modifications have been observed in the arch-blade tip with the head of the 
5th century. BC. and three-blade tips referred to Sarmatian origin and production.




Kimmer MS.1.-3.yy - Kırım (Bosporus)
İskit-Truva-Artemis ve tabii ki kilimlerimizdeki 



"İda. «İliada»da tez-tez adı çəkilən İda Troyanın qarşısındakı uca dağın adıdır. Troya onun ətəyindəki düzənlikdə salınmışdır. Tədqiqatçıların fikrincə, qədim yunan dilində iki sait arasındakı d səsi qədim türklərdəki ş səsinə uyğun gəlir. Odur ki ida/idi sözü işi, yış, yiş kimi təsəvvür edilir ki, bu da «meşə», «meşə ilə örtülmüş dağ» mənasını verir.  Poemada İda dağı həqiqətən bol sulu, meşəli bir dağ kimi təsvir edilmişdir." - Prof.Dr.Gazanfer Kazımov