14 Şubat 2015 Cumartesi

Selçuklular - Oğuzlar - Türkmenler



Selçuk Türkleri - 1200-1250
Sincar-Irak'ta bulunmuş Harvard müzesinde






"Selçuklular denildiğinde insanlık tarihinin yeniden yazılması söz konusudur. Selçuklu ismiyle hareket eden Türk boylarının ve beylerinin sadece Anadolu'yu yurt tutmalarının değil, daha sonra üç kıtaya yayılan Osmanlı Devleti'nin temellerini attığı bir gerçektir. Selçuklular, olağanüstü birikimiyle sadece saf müslümanlığın, mütevazı kahramanlığın destanını değil; şehirler kurmanın, imar etmenin de emsalsiz örneğini vermişlerdir. Bütün sanatların keşiştiği yer mimari, mimarinin zirvesi ise şehir kurmak, var olan şehirlere kişilik kazandırmaktadır. Çünkü şehir, bir kollektif sanatkarlığın ürünüdür. Selçuklular her yönüyle sanatkardırlar. Anadolu'da silinmez izler bırakmışlardır.


Selçuklular bizim ata babamızdır, Selçuklular olmasaydı OSmanlı olmazdı. Malazgirt Muharebesi Türklerin Anadolu'ya açılan kapısı olmuştur. Bütün İslam dünyası rahat bir nefes almıştır. İslam Halifesi ve İslam devletleri Alpaslan'ı tebrik etmiştir. Biz Türklerin Malazgirt ruhunu kavrayabilirsek, kişiliğimiz kemale erer."


Prof.Dr.Gülay Ö.Bezer

Kasım 2014, Basın


* Anadolu'da en çok eser bırakan Türk Devleti Osmanlı değil Selçukludur.

* Malazgirt Zaferinden sonra "son" akınlar gelmiştir.
* Ne Selçuklu ne de Osmanlı millet adı değildir, milletin adı Türk'tür. 
Selçukluların İç Asya sanat bağı (Uygur benzerliği), maalesef Osmanlıda yoktu.
* Selçuklu Devleti öncesinde ve döneminde "Kürt, Kürdistan" adı hiçbir yerde geçmez...hatta " Yavuz Sultan Selim devrinden önce yazılmış tarihlerin gerçekte Kürt olarak tesbit ettiği bir millet ve doğu illerimizin coğrafi durumunda yazılmış bir Kürdistan adı yoktu. " der M.Şerif Fırat 
* Hem Selçuklu'nun hem de Osmanlı'nın Atababası Oğuz'dur. Oğuzların 24 Boylarıyla beraber "alt aşiret boyları" da Türk'tür. Bu boyların bazıları bugün "Kürt" olarak tanıtılmaktadır. Mesela, Avşar Boyu ve Kayı Boyundan Karakeçililer..
* Hepimiz Oğuzların soyundanız.Türküz.
* Bugünkü Amu Derya'nın antik dönemdeki adı Oxus'tur ve Oguz'dan gelir.
* Oğuz ve Ogur MÖ.1000 yılında birbirinden ayrılır...yani MÖ.1000 de de Oğuz vardır....
* ASYA kelimesi AS Türklerinden türemiştir. Mesela,Trakya ovasının Bizans kaynaklarında Astike ovası, Küçük Menderesin Astarpa olması gibi...
* Daha birçok şey varda....
* Eğer parçaları birleştiremiyorsanız, suç bende değildir.
* Saygılar
* SB.


"...aslında gizli değil, kasten ve özel maksatla gizletilmiş tarihtir...." ..."Türk halklarının aleyhine ortaya çıkarılmış sahte tarihçilik, aslında toprak davasıdır ; benimsenmiş (daha doğrusu çalınmış!) eski Türk kültür ve medeniyetine sahip olmak maksadı ile Türk halklarına karşı ilan edilmemiş manevi savaştır. Hem de adil olmayan bir savaş!"....


Prof.Dr.Bahtiyar Tuncay, Azerbaycan

Türklerin Gizli Tarihi kitabından


NOT:


Helenleştirme çabaları ve özellikle Hıristiyan kilisesinin bağnazlığı yüzünden kısa sürede Anadolu’da yerli diller artık konuşulmaz olmuştur. Anadolu’da en eski devirlerden beri konuşulmakta olan yerli ve onlara ilaveten yeni gelen kavimlerin konuştukları dillerin yok olmasının bir nedeni de, 6.yy.’ın ortalarına, yani Justinian Devrine kadar Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğunun resmi dili olan Latince’nin kaldırılıp, yerine Grekçe’nin konmasıdır. Yani bir taraftan devlet idaresinde resmi dilin Grekçe olması, diğer taraftan zorla ve inanılmaz bir misyonercilik ruhuyla Hıristiyanlaştırılan insanlara kiliselerde Grekçe’nin neredeyse mecburi dil olarak konması ve İncil’in de Grekçe olması, Anadolu’nun yüzeysel olarak da olsa Helenleşmesini sağladı.


Evet bu Helenleşmenin gerçekten çok yüzeysel kaldığı gerçekten özellikle vurgulanmalıdır. Çünkü bölge Arap istilaları sonucu Roma-Bizans tahakkümünden kurtulur kurtulmaz, Helenleşmenin birlikte getirdiği yer isimlerindeki yapmacık Grekçe unsurların yerini, eskiden olduğu gibi yerli isimler veya Sami veya Arami kökenli isimler almıştır. Yani Büyük İskenderle başlayıp Arap istilalarına kadar geçen yaklaşık 1000 senelik bir dönemde (M.Ö.333-650) Kilikya, Kuzey Suriye ve kısmen de olsa Anadolu asla Helenleşmemiştir.....


Anadolu’nun sadece yüzeysel olarak Türkleştiğini savunanlar bilmelidirler ki, bu toprakların Helenleşmesi veya Hıristiyanlaşması da aynı şekilde yüzeysel kalmıştır. Bundan dolayıdır ki, az sayıda Türk işgalleri ülkeyi çok kısa bir zaman içinde Türkleştirebilmiştir.

Batı tarihçilerinin anlayamadıkları, bir fenomen olarak baktıkları olay, işte budur.

Prof. Dr. Ahmet ÜNAL 

Münih Üniversitesi Assuriyoloji ve Hititoloji Enstitüsü 
Eski Anadolu Dilleri ve Kültürleri Bölümü Başkanı
Bu konuşmasını ÇÜ FEF Arkeoloji Bölümü’nde 22.04.2000
tarihinde gerçekleştirmiştir.






Van Gölü kıyısında uzanan dağlar
“Van Gölü Havzasında Selçuklu İzleri” belgeseli

Dünyanın en güzel göllerinden biri olan Van Gölü, çevresinde uzanan dağlarla da olağanüstü bir manzara oluşturuyor. Fotoğraf, Van Kalesi eteklerinde yer alan tarihi Selçuklu şehrinin yer aldığı alandan çekilmiştir.




Kandil motifine eklenmiş altı köşeli yıldız - Köprüler Köyü Selçuklu Mezarlığı - Edremit / VAN
“Van Gölü Havzasında Selçuklu İzleri” belgeseli

Köprüler Köyü'nde yer alan tarihi mezar alanı büyük oranda toprak altında kalmış. Yüzeyde kalabilen bir kaç sanduka ve şahide ise son derece zengin motiflerle bezeli.

Köprüler Köyünde bugün "Küresünniler" adlı Oğuz boyuna mensup Türkler yaşamaktadır. Daha çok İran'ın Urmiye şehriyle Van Gölü Havzasında yerleşmiş olan Küresünniler'in Van'daki nüfuslarının 150 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir.




Selçuklu Mezarlığı - Gevaş / VAN
“Van Gölü Havzasında Selçuklu İzleri” belgeseli
Son derece zengin ve Türklerdeki mezar anlayışının en güzel örneklerini barındıran Gevaş Selçuklu Mezarlığı. Ne acıdır ki, Gevaş iskelesi inşa edilirken, bu alanda yer alan birçok mezar taşı ve sandukanın sökülerek, iskelenin temelinde kullanıldığı söylenmektedir.




Koç formlu mezar taşı - Van Müzesi
Van Gölü Havzasında Selçuklu İzleri



Koç formlu mezar taşı - Gevaş Selçuklu Mezarlığı / VAN
"Van Gölü Havzasında Selçuklu İzleri" belgeseli

Türklerin İslam öncesinden taşıdıkları mezar formlarından biri olan koç başlı mezar taşlarına Van Gölü havzasında nadir olarak rastlanmaktadır. Bunun nedeni, bu mezar taşının yalnızca belli statüdeki kişiler için yapılmasıdır. 

Diğer taraftan var olanlar da bir çok yerde tahrip edilmiş durumdadır. Gevaş Selçuklu Mezarlığındaki koç formlu şahide de bu kaderi paylaşmış, baş tarafı ve gövdesi parçalanmıştır. Gerekli önlem alınmazsa tamamen harap olacak ve bir tarih ortadan yok olacaktır.



Ejder motifli mezar taşı - Gevaş Selçuklu Mezarlığı / VAN
Van Gölü Havzasında Selçuklu İzleri belgeseli

Ejder motifi, Türklerin Türkistan'dan Anadolu'ya taşıdıkları önemli motiflerden biridir. Van Gölü havzasındaki pek çok mezar taşında İslam öncesi dönemden taşınan bir miras olarak karşımıza çıkmaktadır.




Halime Hatun Kümbeti - Gevaş Selçuklu Mezarlığı / VAN
"Van Gölü Havzasında Selçuklu İzleri" belgeseli

Türklerde kadına verilen değer ve önemin bir göstergesi olarak ihtişamlı anıt mezarlar yapılmıştır. Halime Hatun (kimi kaynaklarda Celime Hatun) kümbeti de bunlardan biridir. Son derece zengin motif ve figürlerle bezenmiştir. Pek çok depreme ve tahribata rağmen yüzyıllardır ayakta kalmayı başarmıştır.







Dağların arasında kurulmuş köyde Ulupamir Kırgız Türkleri yaşamakta. Van Havzası'na yerleşen son büyük Türk kafilesidir. Havzaya Türklerin ilk gelişleri ise binlerce yıl öncesine dayanıyor.

"Hun döneminden önce , taa Urartulara , İskitlere kadar, Kimmerlere kadar giden bir tarihi süreci götürebiliriz, Anadolu'nun Türkler tarafından tanınma sürecini..."

"395'-398'de Hunlar çok şiddetli iki akınlar yapar"

"özellikle Van ve Hakkari Türklerin ilk geldiği yerlerdir."


"Bunun ne kadar eskiye gittiği, şuan hala belki birçok bilimadamınca tartışılıyor ama, 1071 çok öncede Türklerin Anadolu'da varlığından hiç şüphemiz yok. Bunu çeşitli belgeler, bulgular , tarihi veriler açısından rahatlıkla söyleyebiliyoruz."


Bölgede Bizans dışında etkin iki siyasal yapı vardır. Bunlardan ilki olan Gürcüler Bizans'ın yanında yer aldıkları Hasan Kale Savaşı'ndan sonra sahneden çekilmek zorunda kalırlar. Ermeni Krallığı ise Bizans'ın vastadı durumundadır ve etkinliğini tümüyle kaybetmiştir.Ayrıca  Bizansla aralarındaki dinsel çatışmada devam etmektedir.

"Bu bölgedeki Ermeniler apostalik hıristiyanlığın temel unsurlarına inanan, pavrikanlar diye adlandırılan Pavloscu bir inanca sahiptiler. Bizanslılar ise bu mezhebi sapkın ilan ediyorlardı. "

Bizans'ın Ermeni mezhebine karşı sert tutumu onları bölgeden çıkarmasıyla sonuçlanır. Ermenilerin önemli bir bölümü Bizans İmparatorluğunun değişik bölgelerine dağıtılırlar.

"Bir anlamda Selçuklular buraya gelirlerken, Bizanslılar da farkına varmadan hem boşaltıyor, hem de Ermenilerle Bizanslılar arasındaki sorun Selçukluların işine yarıyordu".



"Arap Camii Şerifi 
715 yılında İstanbul'da Araplar tarafından yapılan ilk Cami, Cenevizliler tarafından kiliseye çevrilmiş ve yeniden camiye çevrilmesini Selçuklular sağlamıştır. 1048 yılında Selçuklular ile Bizans arasında Hasan Kale bölgesinde büyük bir savaş yaşanır. Savaşta galip gelen Türkler olur. Savaş sonrası 2 devlet arasında yapılan antlaşmanın en dikkat çeken maddesi Arap Cami ile ilgilidir. Buna göre mabed yeniden cami haline getirilecek, hutbede Halifeyle Tuğrul Bey adına okunacaktır.

yani Selçuklular henüz Anadolu kapılarındayken bile İstanbul'daki bir caminin akibetinden haberdar olmakla beraber gereği için harekete geçmektedir."



Van Gölü Havzasında Selçuklu İzleri
Yapımcı : Doç.Dr. Abdulhamit Avşar - fb sayfasından alıntıdır.
Müzik : Hasan Cihat Örter














ilgili

Urmu Teorisi - Prof.Firudin Ağasıoğlu Celilov

Azərbaycan Subar Bəyliyi - Subar Türkləri
En KAdim Türkler MÖ.5000
pdf  /   link